Skip Navigation LinksElectromagnetic-Fields-and-Health

Elektromanyetik Dalgalar ve Sağlık

Sürekli gelişen teknoloji, şüphesiz modern hayata hızla nüfuz etmektedir. Bu yeni teknoloji ürünlerinin insan hayatına girmesi ile günlük işler kolaylaşmakta, zaman ve enerjinin daha ekonomik kulanılması sağlanmaktadır. Vazgeçilmesi gittikçe zorlaşan bu ürünlerin, olumsuz etkileri veya daha açık ifadeyle, yaydığı elektromanyetik dalgaların sağlık yönünden zararları olabileceği konularında basın-yayın organlarında zaman zaman yayınlar çıkmaktadır. Halbuki bu konu halen bilim adamlarının araştırma ve tartışma konuları arasındadır.

Gelişen teknolojinin olumsuz sağlık etkisi ihtimali dikkate alınarak, şimdiden önlem alınması kamu sağlığı açısından gereklidir, ancak halen belirsiz olduğu halde, bazı basın-yayın organlarının olumsuz yayınları halkı psikolojik olarak etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nce (DSÖ) insan sağlığı; "Sadece hastalık ya da bedensel ve fiziksel güçsüzlüğün olmadığı bir durum olmayıp, bütün olarak fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak iyi olma durumudur." şeklinde ifade edilmektedir. Bu tanımda belirtildiği gibi insan sağlığında, sadece fiziki durum değil, psikolojik durumda önemlidir. Bu amaçla, mevcut veya kullanıma hazır yeni teknolojik cihazların insan sağlığına etkileri konusunda önemli görülen yeni araştırma, inceleme ve sonuçlar Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu (BTHK) web sayfasında yayınlanacak olup, bilim adamlarınca onaylanmamış insan psikolojisini olumsuz etkileyen bilgiler yerine, kamu sağlığına birinci derecede önem verilmesi hedefiyle halkın bilinçli bir şekilde bilgilendirilmesi sağlanacaktır.

Aşağıdaki tabloda görülen frekans spektrumunda, İyonlaştırıcı (Ionizing) ve İyonlaştırıcı Olmayan (Non-Ionizing) olmak üzere enerjilerine göre, başka bir tasnifle canlılara etkilerine göre iki türlü elektromanyetik ışınım vardır.


  1. İyonlaştırıcı (Ionizing) EM ışınımlar, hücrelerdeki molekülleri bir arada tutan atomik bağları iyonlaştırma (yani atomlardaki pozitif (proton) ve negatif (elektron) yükleri bir arada tutan yüksüz nötrona etki ile atomun yapısının bozulması) meydana getirmeye yetecek foton enerjisine sahip yüksek frekans bölgesinde olup, minimum 12 eV (elektron volt)' tan başlayan enerji değerlerine sahiptir. Örnek olarak, Rontgen (X ışını), Gama ve Kozmik ışınlar verilebilir. Bu ışınlara fazla maruz kalmak, canlıya ait hücredeki organellerin hasara uğraması ve DNA zincirinin bozulması gibi etkilerinden dolayı tehlikelidir.
  2. İyonlaştırıcı Olmayan (Non-ionizing) EM ışınımlar ise bu atomik bağları kırmak için gerekli enerjiye sahip olmayan fotonların oluşturduğu Elektromanyetik (EM) dalgalardır. Bunlar; görünür ışık, kızılötesi, mor ötesi, RF (Radyo Frekans) dalgaları, mikrodalga, statik ve manyetik alanlardır. Yani frekans tayfının 1 Hz (Hertz=frekans birimi-saniyedeki dalga sayısı)'den başlayarak yaklaşık 1000 GHz' lik bölümüdür. Ölçülen enerji değeri ise örneğin 300 GHz de 0,00125 eV olup, iyonlaştırma yapacak seviyeye göre çok düşük değerdir. Ancak bu alanlar, faktörlere (yani mesafe, güç ve maruz kalma zamanı vs.) bağlı olarak vücutta ısıl etkiye (ısı artışı) sebep olduğu gibi, bazı uzmanlarca biyolojik etkilere de sebep olabileceği öne sürülmektedir. Kanser etkisi ise henüz kanıtlanmamıştır.

İyonlaştırıcı Olmayan EM dalgaların etkisinde kalan canlılarda; yukarıda belirtildiği üzere, ısıl ve ısıl olmayan iki tür etki oluşabilmektedir. Isıl etkiler, vücut tarafından emilen EM enerjinin ısıya dönüşmesi ve vücut sıcaklığını arttırması olarak tanımlanmaktadır. Bu sıcaklık artışı, ısının, kan dolaşımı, ter vs. ile atılarak dengelenmesine kadar sürmektedir. Isıl olmayan etkiler ise hala bilinmemekte ve bu konuda araştırmalar devam etmektedir. Konu hakkında halen 3 görüş bulunmaktadır.

  1. Mevcut limit değerler yüksektir ve Elektromanyetik (EM) dalgalar insan sağlığına zararlıdır.
  2. EM dalgaların etkisi 15-20 yıl sonra ortaya çıkar.
  3. EM dalgaların iyonlaştırıcı etkisi olmadığından bir zararı yoktur.

Şüphesiz bu üç görüşe cevap verecek olan bilim adamlarıdır. Ancak ülke olarak şimdilik yapmamız gereken böyle bir zarar olma ihtimaline karşı ihtiyati tedbir alınması hususudur.

Konu hakkında dünyada birçok araştırma yapılmaktadır. EM alanlara maruziyette sınır değerleri belirlenmesi konusunda Dünya ve Avrupa ülkelerinin referans olarak aldığı kurumların başında ICNIRP (International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection / Uluslararası İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyondan Korunma Komitesi) gelmektedir. Uluslararası alanda bu kuruluşça belirlenen sınır değerler, birçok Avrupa ülkesinde ve dünyanın farklı ülkelerinde en yaygın kabul gören değerler arasındadır. ICNIRP, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslarası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından resmen tanınan bağımsız bir araştırma kuruluşudur. ICNIRP Kılavuzu'nda (ICNIRP Guidelines) yer alan çalışmalar, ünversiteler ve araştırma kuruluşları ile işbirliği yapılarak, çok sayıda mühendis, biyolog, fizikçi, epidemiyolojist ve ilgili başka bilim adamlarından oluşan disiplinler arası bir ekip tarafından yürütülmüştür.

İyonlaştırıcı Olmayan ışıma'ya ilişkin bilgiler çeşitli nedenlerle kamuoyuna oldukça yanlış aktarılmaktadır. Oysa, elektrikle çalışan tüm cihazlar bu ışımayı belli ölçülerde yaymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'nün desteklediği ICNIRP özellikle Kablosuz teknolojiye ilişkin standartları belirlemiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriteyi'nde yetkili kurum olan Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu (BTHK), AB ülkelerinin de tercih ettiği ve dünyada en çok tercih edilen otorite olan ICNIRP'yi referans almaktadır. Bilimsel çalışmalar iyonlaştırıcı olmayan ışıma için insan sağlığını etkileyebileceği düşünülen değeri 2.000 Volt/Metre olarak belirlemiştir. Buna bağlı olarak ICNIRP tarafından baz istasyonları için belirlenen limit değer 41.2 Volt/Metre olup, KKTC'de de bu değerler BTHK tarafından kabul edilmiştir. Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu ihtiyati tedbir ilkesine uygun şekilde mevcut limit değerleri sürekli olarak gözden geçirmektedir.

Dünya çapında yapılan bilimsel çalışmalar İyonlaştırıcı Olmayan ışımaların insan sağlığı ve çevreye etkisine ilişkin bilimsel kanıt sunmamakla birlikte kullanım alışkanlıklarına ilişkin öneriler geliştirmektedir.

Her ne kadar yapılan bir çok araştırma ve incelemeler sonucunda gerek elektronik haberleşme altyapılarında kullanılan cihazların (Radyo/TV vericileri, baz istasyonları, R/L v.b) ve gerekse tüketiciler tarafından kullanılan cihazların (cep telefonu, DECT, kablosuz telefonlar, alçak güçlü cihazlar v.b) Dünya Sağlık Örgütü ve ICNIRP gibi kuruluşlar tarafından kabul edilen sınır değerlerin altında kullanılmaları durumunda canlılar üzerinde olumsuz etki yapmadığı yönünde sonuçlara ulaşılsa da, bu alanda devam eden araştırmalar sonuçlanana kadar tüm dünyada söz konusu cihazlarla ilgili işletmecilerin ve üreticilerin gelişen teknolojileri yakından takip ederek ortama yaydıkları EM Dalgaların ve SAR değerleri gibi parametreleri daha düşük seviyelere çekmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmaksızın gereken her türlü tedbiri almaları konusunda hassas davranmaları tavsiye edilmektedir.

Gelişen teknolojilerin ülkemizin bilgi toplumu seviyesine ulaşmasında çok önemli rolü vardır. Bilimin ışığında yeni teknolojilerin gerek eğitim ve öğretim gerekse tüm sektörlerde en iyi düzeyde kullanılmasına olanak sağlanacağına kuşkumuz yoktur.